Harput Köftesi Nerenin?
Bir gün, eski taş sokaklarında kaybolduğumda, harabe bir evin önünde durup, uzun zaman önce kaybettiğim bir şeyi arıyordum. Zamanla silinmiş, unutulmuş bir tat… O an, bir kokunun ardında kaybolan hatıralarla baş başa kaldım. Harput… Harput köftesi… Sadece bir yemek değil, geçmişin derinliklerinden çıkan, köklerime doğru uzanan bir bağdı.
Birçok insan için yemek, sadece karnı doyuran bir şey değildir. O yemek, anıları canlandırır, bir şarkı gibi içindeki her notasıyla seni sarar. Bu hikâye, Harput köftesinin öyküsüdür. Hadi, beni takip et, belki sen de bir zamanlar kaybettiğin şeyi bulursun…
Ali ve Selin: Farklı Dünyalar, Aynı Mutfak
Ali, her zaman çözüm odaklı bir insandı. Hayatındaki her şeyin bir sırası, bir mantığı olmalıydı. Mutfakta bile… Ne zaman bir tarif denese, ilk yaptığı şey, malzemeleri ölçüp, adım adım takip etmekti. “Her şeyin bir düzeni olmalı,” derdi. Ama öyle bir gün geldi ki, Ali’nin hayatı, Harput köftesiyle tanıştı.
Bir sabah, annesi ona, “Harput köftesi yapmak istersen, tariflerimi kullanabilirsin,” dedi. Ali, bu köftenin sıradan bir yemek olmadığını hissetmişti. Harput köftesi, onun mantıklı dünya görüşünde eksik olan bir şeydi. Hemen, ilk iş olarak internetten araştırmaya başladı. Nerede, nasıl yapılır? Harput köftesinin özelliği nedir? Her malzemeyi, her baharatı detaylıca inceleyip, bu eşsiz lezzeti ortaya çıkarmak için kolları sıvadı.
Ama aynı odada, Selin vardı…
Selin, Ali’nin tam tersiydi. Her şeyin bir düzeni olmasından rahatsız olurdu. O, yemek yaparken bir şeylerin içinden gelerek yaratılmasını severdi. Duygusal bir bağ kurar, her yemeği hazırlarken bir hikâye, bir anı katardı. Selin, mutfakta gülümseyerek, birer birer domatesleri doğradı, biberleri kesti. Harput köftesini yaparken, içinde anneannesinin sesini, babaannesinin masasına oturduğu anları, sofradaki kahkahaları duyabiliyordu. Her kesik, her karıştırış, bir hatıra gibi…
“Ali, ben bu köfteyi yaparken sadece tarife bakmam. O kadar fazla şey hatırlıyorum ki,” dedi Selin. “Bazen yemeklerin içinde, bizi biz yapan duygular vardır. Tarif bir yerden sonra ikincil hale gelir.”
Ali, bu sözlere ne diyeceğini bilemedi. Onun için yemek yapmak, önce doğru malzemeyi, sonra doğru sıralamayı bulmaktı. Ama Selin’in bakış açısı, ona bambaşka bir şeyler öğretiyordu. Bu köfte, sadece et, baharat ve bir avuç sevgi değil, bir kültürün, bir dönemin, bir ailenin izlerini taşıyordu.
Harput’un Derin Köylerinden Bir İz
Selin ve Ali’nin birlikte girdiği bu yolculuk, onları yalnızca Harput köftesiyle değil, aynı zamanda geçmişle tanıştırdı. Harput, aslında sadece bir yer adı değil, bir kültürdür. Erzincan’ın köylerinden birinde doğmuş olan Harput köftesi, hem şehirle, hem köyle, hem geçmişle bir bağ kurar. Harput’un taş duvarları, kaleleri, sokaklarında köfteler pişerken, bir köyün hafızasını da içinde barındırır. O köfteler, sadece bir lezzet değil, bir hatıra gibidir.
Ali’nin çözüm odaklı bakış açısı, ona her zaman en kısa yolu gösterecektir, ama Selin’in bakış açısı da bir anlam arayışıydı. Ali ve Selin, farklı düşünsel dünyalarda büyümüşlerdi ama birlikte bir şey keşfettiler: Bir yemek, bir kültürün, bir ilişkinin, bir zamanın aynasıdır.
Köfteyi Sadece Yediğimizde Anlayamayız
Bir akşam, Ali ve Selin sonunda Harput köftesini yaptı. Ali, işin içine ne kadar strateji koyarsa koysun, sonunda işin içine bir sevgi kattı. Selin ise, hatıraları karıştırarak, bu köfteyi sadece bir yemek olarak değil, bir aileyi, bir geleneği, bir yeri kutlama aracı olarak gördü.
Bazen yemekleri sadece tat olarak değil, içinde taşıdığı anlamlarla anlarız. Yıllar sonra, Harput köftesiyle sofrada buluştuklarında, ikisi de şunu fark etti: Sadece yemek değil, bir kültür, bir geçmiş, bir hatıra vardı. Ve bu yemek, onlara hem geçmişin hem de geleceğin bir parçası olarak kalacak.
Sen de Söyle, Harput Köftesi Nerenin?
Şimdi sıra sizde! Harput köftesinin tadını hiç aldınız mı? Sadece bir yemek olarak mı yoksa bir kültürün parçası olarak mı görüyorsunuz? Bu hikâye size ne hissettirdi? Ali ve Selin’in farklı bakış açılarını düşündüğünüzde, sizce yemek yaparken hangi bakış açısına sahipsiniz? Empati mi, çözüm odaklılık mı? Yorumlarınızı bizimle paylaşın, belki siz de kendi hikayenizi anlatır ve soframızda başka tatlar, başka anlamlar buluruz.