Kanıksanmış Ne Demek? Biraz Mizah, Biraz Strateji!
Herkesin hayatında bir dönem kanıksadığı bir şey vardır. Mesela, sabahları kahvemi içmeden hiçbir şey yapamam ya da hiç kimse saçımı beğenmiyor ama ben yine de şekil vermekten vazgeçemiyorum! Evet, işte “kanıksanmış” demek tam olarak böyle bir şey. Durum, olay ya da alışkanlık o kadar çok tekrarlanmış ki, artık normalmiş gibi kabul ediyoruz. Yani, bir şey ne kadar tuhaf ya da alışılmadık olursa olsun, sonunda o duruma “eyvallah” demek ve yolumuza devam etmek bir tür kanıksama sanatı.
Peki, kanıksanmış ne demek? İşte bu yazıda, biraz eğlenerek ama ciddi ciddi öğrenelim!
Kanıksanmış: Alışkanlık mı, Yoksa Bir Hızlı Çözüm?
Kanıksanmış kelimesi, TDK’de “alışkanlık haline gelmiş” olarak tanımlanır. Ama bir şey alışkanlık haline geliyorsa, artık onu sorgulamıyoruz demektir. Mesela, erkeklerin bir çoğu televizyon kumandasını hiç elinden bırakmaz. Birkaç yıl önce “bunu yapmamalıyım” diye düşünüyorlardı, ama sonra ne oldu? Evet, kanıksadılar! Kumanda onlara bir güven simgesi haline geldi. İşte kanıksamak, hayatımıza öyle bir giriyor ki, bazen ne kadar garip olsa da, artık bize “normal” gelmeye başlıyor.
Bu arada, kanıksamanın sadece fiziksel alışkanlıklarla sınırlı olduğunu düşünmeyin. Bir ilişkiyi kanıksamak da çok yaygın! Mesela, kadınlar bazen “hemencecik çözüm arama” ve “bunu düzeltemem ama duygusal anlamda seninle empati yaparak destek oluyorum” yaklaşımını benimser. Erkekler ise bu durumu şöyle yorumlar: “Hadi canım, başka çözüm yolu yokmuş gibi davranıyorsun ama bence bu işler biraz daha stratejik bir yaklaşım gerektiriyor!” Her iki yaklaşım da bir şekilde kanıksanmıştır ve bu, ilişkilerin temel taşlarını oluşturur. (Ama itiraf edelim, bazen gerçekten çözümün bir öpücük olduğu anlar da olur!)
Kanıksamak: Bir Nevi Hayatta Kalma Stratejisi!
Kanıksamak, aynı zamanda bir hayatta kalma stratejisidir. Hayatta her şeyin sorunsuz gitmesini beklemek yerine, bazı şeyleri kabul etmek insanı daha dayanıklı kılar. Örneğin, sabah işe geç kalmak, yemeklerin genelde “güzel değil” olması ya da en sevdiğiniz diziyi izlerken komşuların gürültü yapması… Bunlar başta çok rahatsız edici olabilir, ancak zamanla bunlara alıştıkça, belki de daha az tepki vermeye başlarız.
Tabii ki, burada erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımı devreye giriyor. “Kadınlar genelde her şeyin duygusal yönüne yoğunlaşır, biz ise daha çok ‘bir çözüm bulmamız lazım’ şeklinde bakarız” diyen bir erkek, muhtemelen kanıksadığı şeyleri çözmek için yeni yollar arıyordur. Ama kadınlar, işleri sadece çözmekle kalmayıp duygusal bağları da göz önünde bulundururlar. Yani kanıksamak, aslında herkesin kişisel stratejisiyle hayatına entegre ettiği bir alışkanlık halini alır.
Kanıksanmış Olmak: Olur Mu, Olmaz Mı?
Günümüzde kanıksamak, iyi mi kötü mü, hala tartışılıyor. Bazı insanlar, yaşamın zorluklarıyla başa çıkabilmek için her şeyin bir noktada “kanıksanmasını” gerekli görürken, bazıları ise bunun bir tür duygusal tükenmişlik olduğunu savunur. Peki, siz hangisisiniz? “Her şeyin bir çözümü vardır” diyenlerden misiniz, yoksa “ben duygusal anlamda bir bağ kurarak bu durumu geçirebilirim” diyenlerden mi?
Bir şeyi kanıksamak, bazen rahatlatıcı olabilir. Ancak bazen de insanı o kadar “rahatlatır” ki, olan bitene duyarsız kalmanıza neden olabilir. Örneğin, evin içinde bir şey kaybolduğunda, kadınlar ilk başta bir araştırma başlatırken, erkekler “kayıp nesnenin nerede olduğunu kimse bilemez” diye düşünür. Bir noktada ikisi de kanıksama noktasına gelir. Ama hangisi daha çözüm odaklı, hangisi daha duygusal bir yaklaşım benimsemiş olur? Belki de her ikisi de doğru bir yaklaşımın parçasıdır.
Sonuçta Kanıksamak: Çözüm ya da Çözülme?
Kanıksamak, hayatımıza şekil veren bir alışkanlık olabilir. Bazen stratejik bir çözüm, bazen de empatik bir yaklaşım gerektirir. Fakat kanıksadığınız şeyler ne kadar “normal” gibi gözükse de, bazen bir adım geri atıp durumu tekrar değerlendirmek önemlidir. Kanıksamak, her zaman sağlıklı bir tepki olabilir mi? Yine de, bir şeylerin sürekli tekrar etmesi bazen hayatımızı daha ilginç kılabilir!
Siz, hayatta neyi kanıksadınız? Bir ilişkinin duygusal detaylarını mı, yoksa çorapların ortalıkta kaybolmasını mı? Hadi, düşüncelerinizi bizimle paylaşın!