Karabük Hangi İle Bağlı İdi? Hafızayı Tazelemek, Ezberi Sorgulamak
Şunu baştan söyleyeyim: “Karabük hangi ile bağlı idi?” sorusuna tek kelimelik bir yanıt vermek yetmez. Evet, kısa cevap Zonguldak’tır; ama asıl mesele, bu bağın nasıl kurulduğu, nasıl koptuğu ve bugün bize ne söylediğidir. Bu yazı, sadece bir tarih notu düşmek için değil; idari sınırlar, yerel güç ilişkileri ve hafızamızdaki boşluklar üzerine cesur bir tartışma başlatmak için var.
Kısa Cevap Uzun Hikâye: Zonguldak’tan Ayrılan Bir Sanayi Kenti
Karabük, 3 Mart 1953’te 6068 sayılı kanunla Zonguldak’a bağlı bir ilçe oldu; 6 Haziran 1995’te ise 550 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile müstakil bir il statüsüne geçti. Yeni il, Zonguldak’ın Safranbolu, Eflani, Yenice; Çankırı’nın ise Ovacık ve Eskipazar ilçelerinin bir araya gelmesiyle kuruldu. Kuru bir kronoloji gibi görünse de bu cümlede, bir kentin doğuşu, bölgesel dengelerin değişimi ve yerel kimliğin yeniden yazılışı saklı. :contentReference[oaicite:0]{index=0}
“Karabük Zonguldak’tan Koparıldı” Demek Kolay: Peki Neden?
Eleştirel bakalım: İdari statü değişiklikleri çoğu zaman “hizmetlere erişim” ve “yerel verimlilik” gerekçeleriyle savunulur. Karabük’ün il oluşu da tam böyle anlatılır. Doğru; çelik üretimiyle büyüyen bir sanayi kentinin, 1990’larda il olma iddiasını görmezden gelmek zor. Fakat aynı ölçüde kritik soru da şudur: Bu hamle, ekonomik akıl yürütmenin mi, yoksa merkezî siyasetin yerel dengeleri yeniden kurma arzusunun mu ürünüydü? Kâğıt üzerinde mükemmel duran gerekçeler, pratikte aynı başarıyı gösterdi mi? Yoksa kamu kaynakları yeni bir idari katmana paylaştırılırken, yakın çevrede (örneğin Zonguldak’ta) kurumsal kapasite ve hizmet sürekliliği zayıfladı mı?
Hafızanın Kör Noktaları: Safranbolu–Karabük İlişkisi
Eleştirinin bir başka katmanı, kültürel ve tarihsel eklemlenme. Safranbolu, il olmadan önce Karabük’le birlikte anılan, güçlü bir tarih ve turizm kimliğine sahip. 1995’teki düzenleme, bu alanların birbirinden ayrılıp yeni bir şemsiye altında toplanmasını öngördü. Peki bu, yerel markalaşmaya nasıl yansıdı? Safranbolu’nun kültürel sermayesi, Karabük’ün sanayi sermayesiyle dengeli biçimde taşındı mı; yoksa bir “gölge-kalıp” ilişkisi mi doğdu? Bugün hâlâ bazı insanların “Karabük hangi ile bağlı idi?” diye sorması tesadüf değil: Kurumsal yeniden yapılanmalar, toplumsal hafızada sanıldığı kadar hızlı yer etmiyor. (Kronoloji için bkz. 1953 ilçe oluşu, 1995 il statüsü.) :contentReference[oaicite:1]{index=1}
İdari Verim mi, Sembolik Zafer mi?
Eleştirel bir perspektiften bakınca, 1990’lar Türkiye’sinde yeni il ilanlarının yalnızca teknik birer “verimlilik projesi” olmadığını kabul etmek gerekir. İl kurmak, yerel seçmenin temsil duygusunu güçlendirir; fakat aynı zamanda yeni bir valilik, yeni kurum binaları, yeni kadrolar ve yinelenen bürokrasi demektir. Soru şu: Kaynaklar hizmete mi aktı, yoksa kurumların inşasına mı? Yerel demokrasi, yeni il statüsüyle birlikte daha katılımcı oldu mu; yoksa yönetim haritası değişerek eski alışkanlıklar “yeni binalara” mı taşındı?
Zayıf Yönler ve Tartışmalı Noktalar
1) Parçalı Coğrafya: Zonguldak ve Çankırı’dan gelen ilçelerle kurulan yeni yapı, farklı sosyoekonomik dokuları tek çatı altına taşıdı. Bu birleşim, planlama kapasitesini artırma fırsatı da sundu, koordinasyon karmaşası riski de. İl ölçeğinde ulaştırma, turizm ve sanayiyi aynı vizyonda buluşturmak hâlâ en kritik sınav.
2) Kurumsal Süreklilik: İl statüsünün cazibesi, “başlamak” konusunda güçlü; ama “sürdürmek” kısmı emek istiyor. 1995 sonrası kurulan kurumların, uzun vadeli bölgesel stratejilerle ne kadar entegrasyon sağladığı sorgulanmalı. Yeni bir statünün parıltısı, orta-uzun vadede ölçülebilir performans göstergeleriyle desteklenmediyse, elde kalan yalnızca sembol siyaseti olur.
3) Hafıza ve Eğitim: Okullarda yerel tarih müfredatı, kentin 1953–1995 arasındaki idari yolculuğunu ne kadar anlatıyor? “Karabük hangi ile bağlı idi?” sorusunun hâlâ yaygın olması, bilginin kurumsallaşmasında boşluklara işaret ediyor. Kronoloji net: 1953’te Zonguldak’a bağlı ilçe, 1995’te 550 sayılı KHK ile il. Bu kadar yalın bir gerçeğin dahi kamu iletişiminde sürekli tekrara ihtiyaç duyması düşündürücü. :contentReference[oaicite:2]{index=2}
Kararların Bedeli: Kim Kazandı, Kim Beklemede?
İl olmanın getirdiği kaynak tahsisi, altyapı ve temsil artışı kimi bölgelerde gözle görülür bir sıçrama yarattı. Ancak çevre ilçelerde “merkezde toplanan imkânlar” hissi de güçlendi. Bu, yalnızca Karabük’e özgü değil; Türkiye’nin pek çok yeni ilinde görülen bir merkez–çevre gerilimi. Soru net: İl statüsü, hizmetlerin yaygınlığına mı yaradı; yoksa yeni bir merkezileşme mi üretti?
Son Söz: Bir Soru, Bir Hafıza, Bir Yarın
Karabük eskiden Zonguldak’a bağlıydı; 6 Haziran 1995’te yayımlanan 550 sayılı KHK ile il oldu. Bu, yalnızca bir idari tarih cümlesi değil; bölgesel kalkınma, yerel temsil ve toplumsal hafıza üzerine derslerle dolu bir süreç. Bugün tartışmamız gereken asıl mesele, “hangi ile bağlı idi?” sorusunu ezbere tekrarlamak değil; bu kırılmanın bugün kentliye nasıl hizmet ettiği, hangi eşitsizlikleri azalttığı ya da görünmez kıldığıdır. :contentReference[oaicite:3]{index=3}
Şimdi provokatif sorular: İl sınırları, yerel demokrasiyi gerçekten güçlendiriyor mu? 1995’teki tercih, bugünün Karabük’ünde herkes için eşit fırsatlara mı dönüştü? Zonguldak’la bağın kopuşu, ekonomide ve kültürde yeni köprüler kurabildi mi? Ve en kritik soru: “Karabük hangi ile bağlı idi?” demeyi bırakıp “Karabük bugün kime nasıl bağlılık üretiyor: yurttaşına mı, merkeze mi?” diye sormaya hazır mıyız?
::contentReference[oaicite:4]{index=4}