İçeriğe geç

Nazar ne zaman çıktı ?

Nazar Ne Zaman Çıktı? İnancın, Korkunun ve Sevginin Hikâyesi

Bazen bir bakışın insanın kalbine değdiğini hissedersin. Ne kötü niyet vardır o bakışta ne de söz… Ama içten içe bir sarsıntı olur, görünmez bir şey seni bulur. Bugün sizlere sadece “nazar ne zaman çıktı?” sorusuna yanıt vermek için değil, bu inancın ardındaki insan hikâyesini anlatmak istiyorum. Çünkü nazar, belki de insanlığın duygularla aklı, korkuyla inancı arasında kurduğu en eski köprülerden biridir.

Bir Kasaba, İki İnsan, Bir İnanç

Bir Anadolu kasabasında, geçmişle bugünün tam ortasında yaşayan iki insan vardı: Ali ve Elif. Ali, aklıyla hareket eden, her şeyin bir çözümü olduğuna inanan bir adamdı. Mühendis kökenliydi; olayları analiz eder, formüllerle konuşurdu. Elif ise duygularıyla yaşayan, insanları anlamayı seven, iç dünyasında derin sezgilere sahip bir kadındı. Onları bir araya getiren şey, bir yaz akşamı pazar yerinde yaşanan küçük ama garip bir olay olmuştu.

Bakışların Ağırlığı

Elif, pazarda yaptığı el emeği takıları satarken, bir kadın eline aldığı bilekliğe uzun uzun baktı. “Ne kadar güzelmiş…” dedi hayranlıkla. Ardından bilekliği bıraktı ve uzaklaştı. O akşam, Elif’in bileklikleri birer birer ipten koptu, taşlar yere saçıldı. Kasabalılar hemen fısıldamaya başladı: “Nazara geldi.”

Ali, olayı duyunca gülümsedi. “Tesadüf,” dedi. “İp kalitesizdir, o kadar basit.” Ama Elif’in yüzündeki hüzün, o rasyonel açıklamayı boğdu. “Ya nazarsa Ali? İnsan gözünden çıkan bir niyet değil, bir enerji olabilir mi?”

Geçmişin İzinde: Nazarın İlk Hikâyesi

Ali, o gece Elif’in sorusuna yanıt bulmak için eski kaynaklara daldı. Mezopotamya tabletlerinden Mısır papirüslerine kadar uzanan yazılarda, “kıskanç bakışın gücü”nden söz ediliyordu. En eski nazar boncuğu, M.Ö. 3000’lerde Mezopotamya’da mavi camdan yapılmıştı. Çünkü mavi göz rengi, o dönemde nadir görüldüğü için korkulan bir semboldü. İnsanlar o göze karşı korunmak için yine mavi camdan gözler üretmişti. Yani nazar inancı, ilk insan topluluklarının duygusal savunma mekanizmasıydı: korkuya karşı umut yaratmak.

Erkek Zihni: Stratejik Bir Savunma Mekanizması

Ali araştırdıkça şunu fark etti: Nazar inancı, toplumu düzen içinde tutan bir strateji gibi işliyordu. “Kıskanma” duygusunun tehlikelerini fark eden insanlar, bunu sembolleştirerek kontrol altına almıştı. Böylece hasedi bastırıyor, toplumsal huzuru koruyorlardı. Ali’ye göre bu, insanoğlunun geliştirdiği en eski “psikolojik güvenlik sistemi”ydi. Yani nazar, bilinçaltı bir düzen aracına dönüşmüştü.

Kadın Kalbi: Empatinin Sesi

Elif ise bu araştırmayı farklı bir yerden okuyordu. Ona göre nazar, insanların birbirine dokunma biçimiydi. Kıskançlık kadar hayranlık da bir enerjiydi. “Bazen biri sana güzel der, ama o güzelliği taşıyamazsın. Çünkü güzelliği paylaşmak yerine, onun ağırlığını hissettirir,” diyordu. Elif, nazarı bir lanet değil, insanlar arasındaki duygusal dengenin bozulması olarak görüyordu.

Zamanı Aşan İnanç

Arkeologlar, nazar boncuğunun Orta Doğu’dan Ege kıyılarına, oradan Akdeniz’e ve Anadolu’ya yayıldığını söylüyor. Ama ilginç olan şu: Bu inanç, dinlerden, dillerden ve kültürlerden bağımsız şekilde varlığını sürdürmüş. Neredeyse her toplum, bir biçimde “göz değmesi” kavramını geliştirmiş. Yani nazar, aslında insanlığın ortak psikolojik refleksi. Bu yönüyle hem korkunun hem sevginin ürünü.

Ali ve Elif’in Cevabı

Bir akşamüstü, kasabanın tepesindeki eski zeytin ağacının altında otururlarken Elif, elindeki boncuğu Ali’ye uzattı. “Artık inanıyor musun?” diye sordu. Ali gülümsedi. “Evet,” dedi. “Ama nazarın gücü gözde değil, insanda. Biz neye inanıyorsak, o gerçek oluyor.” Elif’in gözleri doldu. “Belki de nazar, birbirimizi anlamadığımız anlarda doğuyor,” dedi sessizce. “Ve birbirimizi affettiğimizde yok oluyor.”

Son Söz: Nazarın Gerçek Zamanı

Nazar, bir tarihsel anla sınırlı değil. O, insanlığın duygularla rasyonellik arasında yaptığı kadim bir uzlaşmadır. Ne sadece geçmişte doğmuştur ne de tamamen efsanedir. Her bakışta, her kıskanışta, her dualı boncukta yeniden doğar. Belki de “nazar ne zaman çıktı?” sorusunun cevabı şu: İnsan, başka bir insanı kıskanmayı öğrendiği anda.

Peki sen, nazara inanıyor musun? Yoksa bu sadece içimizdeki korkuların, bilinçaltımızın mavi bir boncukta vücut bulmuş hâli mi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
prop money